Saat sabahın 08:00'i.Keşif ekibi olarak yine cümbür cemaat yollara düşüyoruz. Yeni bir yer keşfetmenin heyecanı hepimizi sarmış.45 dakikalık yolculuk sonunda tarihi Dudaklı Köyü'ne vardığımızda yanımızda getirdiklerimizle kahvaltımızı yapmak için köy kahvesine giriyoruz. Güleryüzlü kahveci amcamız karşılıyor bizi. " Ooooo hoşgeldiniz köyümüze, sefalar getirdiniz " Kurban olduğum yurdum insanı o kadar misavirperver ki....Saat ilerledikçe kahveye köylüler gelmeye başlıyor. Hoşgeldinler arka arkaya :-)) Köy halkı inanılmaz derecede samimi. Başlıyorlar anlatmaya...
Dudaklı Köyü ; Bursa'nın Kestel ilçesi bağlı 1300 yıllık ve kökleri taa Osmanlı İmparatorluğu'na kadar dayanan tarihi bir geçmişe sahip. Köyle adeta bütünleşen asırlık çınar ise köye yaklaşık 5 km uzaklıkta. Sultan İkinci Beyazıt'ın karısı ve Alem Şah'ın annesi Gülruh Sultan'ın altına sık sık geldiği ve gölgesinde uzun sohbetler yaptıkları anlatılırmış. Bu arada asırlık çınar yaklaşık 1200 yaşında ve genişliği 30 metre.
Son çaylarımızı da yudumladıktan sonra düşüyoruz yollara. Mutlaka görmeliyiz Uluçınar'ı. Amacımız Uluçınar'ı gördükten sonra güzel bir yürüyüş parkuru bularak,Gölbaşı'na inmek. Traktör yolunu takip ederek ortalama 1 saat yürüdükten sonra varıyoruz Uluçınar'a .Çınarın ortası tamamen boş .Ağaçtan bir mağara sanki..Yapraklarını dökse de inanılmaz görkemli. Çok güzel...
Burada biraz vakit geçirdikten sonra başlıyoruz keçiyolundan yürümeye :-) Şans bu ya çıkıyor karşımıza keçi sürüsü. Başlıyoruz hep beraber gülmeye." Al sana keçiyolu " diye :-)
O patika senin, bu patika benim derken üç aşağı beş yukarı yürüyüş parkuru belli oluyor. Eeee yorulduk tabi biraz da dinlenmek gerek. İniyoruz Gölbaşı'na
Veeee huzur...
Göl o gün çok dingindi. Kahvelerimizi yudumlarken neler yapabileceğimizi konuşurken, diğer taraftan da gölün sessizliğini dinliyoruz. Fotoğraf çekmeden olmaz tabi. Bolca çekiyoruz :-))
Ve dönüş başlasın...
Yol açıkçası engebeli bir arazi. Göle iniş yolu baya taşlı .Bu durum bizi düşündürse de sıkıntı olmayacağı kanaatine varıyoruz.Görsel olarak yeşilin her tonunu bünyesinde barındırıyor.Harikulade !
Aracımıza vardığımızda tatlı bir yorgunluk. Tabii ki üzerine çay iyi gider :-)))
Tarih 23 Şubat.
16 kişilik ekiple başlıyoruz yürümeye...
Bizim ekip çok güzel kardeşim yaaaaa :-)) O kadar eğlenceli, o kadar keyifli bir yürüyüş oldu ki fotolara baktıkça ne kadar gülmüşüz diyorum.( Allah gülen yüzümüzü soldurmasın :-) )Hepsi birbirinden güzel insanlar. Yolda yanına kattıklarınla yol daha da bir güzelleşiyor valla...Doğada olmak zaten çok güzel!
Hep beraber kahvaltı ettik, dostlarımızdan Erol'un doğumgününü kutladık, şen şakrak gezdik eğlendik.
Aman Allahım o da ne ! Yine keçi sürüsü :-)))
Keçiyolu dedik abiiii :-))) Boşuna keçi kardeşliği demedik :-)))
Onlarla biraz vakit geçirmeden olmaz tabi. Bu arada yolun başından beri bize eşlik eden bi de köpeğimiz vardı. Kamil adını verdik biz ona. Şu köpeklerin dostluğuna akıl sır ermez gerçekten.Yola bizle başladı aracımız kalkana kadar da bizleri bırakmadı .İnanılmaz :-) Tek sıra resmimiz var en önde bizim Kamil :-)
Bu yürüyüşümüzde en küçük üyemiz Ege'miz de vardı bizlerle.Çocuk olmak en güzel şey bu hayatta.O kadar eğlendi ki,bizleri de eğlendirdi küçük yakışıklımız.İyi ki gelmişsin kuzumm,renklerin içindeki en güzel renksin sen ....
Çok zevkli yürüyüştü.Tadı damağımızda kaldı desek hiçte abartmış olmayız inanın.Yakılan ateş,közde sucuk keyfi, şişte pişmiş elma ve bolca kahkahalar...:-)
Bu yolda sizle yürümek çok güzeldi.Siz olduğunuz için biz varız. Her zaman bekleriz efendim :-)
Keçiyolunda kalınız, taklitlerimizden sakınınız :-)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder